Menu

Prof. Dr. Tarhan: “Estetik değerlilik ölçüsü olursa sonraki adım depresyondur"

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof.

GİRİŞ: 16 Haziran 2025 - 11:20
Prof. Dr. Tarhan: “Estetik değerlilik ölçüsü olursa sonraki adım depresyondur"
Fotoğraf : BEYAZ

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, güzellik takıntısı konusunu değerlendirdi.

Sol beyin mantıksal, sağ beyin ise duygusal ve estetik yönü baskın yapıda…

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, güzellik kaygısının sadece psikolojik ya da toplumsal değil, aynı zamanda biyolojik bir boyutunun da olduğunu ifade ederek, “Biyolojik açıdan baktığımızda, kadın ve erkek beyinlerinin çalışma biçimi farklılık gösterir. Beynin sol yarım küresi daha çok mantık, muhakeme, analiz, konuşma ve hesaplama gibi işlevlerle ilgilidir; bu nedenle eril beyin olarak tanımlanır. Sağ yarım küre ise duygu, heyecan, müzik, sanat ve estetik gibi kavramlarla ilişkilidir; bu da dişil beyin olarak adlandırılır. Sol beyin mantıksal, sağ beyin ise duygusal ve estetik yönü baskın bir yapıya sahiptir. Bu ayrım biyolojik ve genetik temellidir. Beyindeki ön bölge, yani frontal lob ise sağ ve sol beyin arasında denge kurarak bireyin davranışlarını şekillendirir. Bu yapısal farklılıklar, kadın ve erkeklerin önceliklerinin ve davranış kalıplarının farklılaşmasına neden olur. Kadın beyninde estetik algı ve duygusal değerlendirme daha baskın olabilirken; erkek beyninde mantık ve analitik düşünce daha öne çıkabilir.” dedi.

Kadın beyni, fiziksel görünümünü ön plana çıkarmaya daha yatkın çalışıyor

Güzellik algısının kökeninde biyolojik temelli bir farklılık yattığını, kadın ve erkek beyninin çalışma biçimlerinin birbirinden farklı olduğunu kaydeden Tarhan, “Bu farklılıklar, fiziksel görünüme verilen önemin cinsiyete göre değişmesini de beraberinde getirir. Kadın beyni, fiziksel görünümünü ön plana çıkarmaya daha yatkın çalışıyor. Kadının ve erkeğin psikolojik ihtiyaçları da farklılık gösteriyor. Erkek beyninin öncelikli psikolojik ihtiyacı, karşı cinste fiziksel çekicilik aramaktır. Kadın beyni ise duygusal yakınlık ve yalnızlığın giderilmesi gibi ihtiyaçlara odaklanır. Bu farklılık, insanın genetik yapısında programlanmış bir algoritmadır.” diye konuştu.

Tüketim ekonomisinin çarklarını hızla döndürebilmek için kadın, çocuk ve gençler hedefte…

Tüketim ekonomisinin çarklarını hızla döndürebilmek için kadın, çocuk ve gençlerin hedef alındığını, hazcılık ve faydacılık anlayışının ihtiyaçların önüne geçirildiğini anlatan Tarhan, “Kapitalist kültür, fiziksel görünüm üzerinden bir kutsal yaratmıştır. Kadınlar için dolgun dudaklar, ince bel; erkekler için dövmeler, kaslı vücutlar gibi belirli kalıplar, idealize edilmiştir. Kadın makyaj ve moda üzerinden hedeflenirken, erkek de statü göstergesi ürünlerle tüketimin parçası haline geliyor.” şeklinde konuştu.

Bedeli en çok gençler ödüyor!

Küresel ölçekte güzelliği yücelten bir propaganda yürütüldüğünü, “güzelsen değerlisin” anlayışının arttığını anlatan Tarhan, şöyle devam etti:

“Oysa değerlilik sadece fiziksel görünümle sınırlı değildir. Fiziksel görünüm bir insanın değerinde belki onda biri kadar rol oynar. Geri kalan kısmı, insanın konuşması, duruşu, davranışları ve onu diğer canlılardan ayıran insani nitelikleridir. Ancak kapitalist sistem bu özellikleri göz ardı edip, sadece bir yönü büyütüp abartmakta ve bunu da daha fazla kazanmak için yapmaktadır. Bu anlayış, insanı araçsallaştıran ve değersizleştiren bir yaklaşımdır. Neticede güzellik, tüketim ekonomisinin en etkili argümanlarından biri haline gelmiştir. Bu durumun bedelini ise en çok gençler ödüyor. Özellikle ergenlik dönemindeki kızlar ve erkekler, bu sistemin kurbanı haline geliyor. Estetik değerlilik ölçüsü olursa sonraki adım depresyondur. Bu tarih boyunca insan doğasında olan bir eğilimdi ama günümüzde patolojik bir hâl aldı. Çirkin olma korkusu olarak bilinen dismorfofobi adlı bir hastalık var. Önceleri seyrek görülürken, son 10-20 yılda ciddi bir artış yaşandı. Artık kliniğe yatış gerektiren vakalarla karşılaşıyoruz. Mesela, dismorfofobi teşhisi konulan bazı hastalar aynanın karşısında 1,5 saat boyunca ağlayabiliyor. Kendilerini beğenmiyor, ölmek istiyorlar. Aileleri tarafından son anda kurtarılarak hastaneye getirilenler var. Bu hastalar, güzellik algısını gerçekliğin önüne koymuş, ciddi düşünce bozuklukları yaşayan bireyler.”

Yeme bozukluklarında da vaka sayıları küresel olarak artıyor

Yeme bozukluklarında da benzer bir durum yaşandığını ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Kişi 29 kiloya düşmüş olmasına rağmen hâlâ kendini şişman hisseder. Ayakta durmakta zorlanır, başını kaldıramaz, âdeti kesilir. Ama buna rağmen, aynada kendini hâlâ 150 kilo gibi algılar. Burada da beynin estetik algı ve beden imajını işleyen alanlarında ciddi bozulmalar vardır. Bu kişiler bunu hayal etmiyor; gerçekten böyle hissediyorlar. Çünkü bu bir hastalık. Elbette bu anlatılanlar uç vakalar. Ancak bu vakaların sayısı küresel olarak artıyor.” ifadesinde bulundu.

Takdir edilme, onaylanma arzusuyla alışveriş yapılıyor

Günümüzde adeta “Görünüyorum, öyleyse varım” anlayışının hâkim olduğunu, literatürlerde ve popüler tanımlamalarda bu döneme “Cilalı İmaj Dönemi” denildiğini de kaydeden Tarhan, şöyle devam etti:

“Günümüzde imaj anlayışı, bireyin kendini markalaştırması, kendini sergilemesi bağlamında kutsal bir değere dönüştü. İnsan, sosyal ilişkilerde kabul görmek ister. İnsan takdir edilmek, beğenilmek, onaylanmak ister. Yapılan araştırmalar gösterdi ki insan alışveriş yaparken sadece kâr-zarar analiziyle hareket etmiyor. Takdir edilme, onaylanma arzusuyla alışveriş yapıyor. Bazen ihtiyaç duymadığı şeylere büyük paralar harcayabiliyor. Kapitalist sistem, insanın zaaflarını kullanarak, parası olan insanlardan daha fazla para almak; parası olmayan insanları ise borçlandırarak estetik ameliyatlara yönlendirmek gibi yollarla tüketimi artırdı. Türkiye'de üniversite öğrencileri arasında yapılan bir çalışmaya göre, öğrencilerin yüzde 10'u estetik ameliyat olmuş. En çok yapılan işlemler arasında dudak dolgusu, yüz dolgusu, meme büyütme operasyonları yer alıyor. Erkeklerde ise dövme yaptırma oranı yüzde 10’dan fazla. Bu durum fiziksel görünümün aşırı yüceltilmesinin insan ilişkilerine zarar verdiğini gösteriyor. Sonuçta yüzeysel ilişkiler yaygınlaşıyor. Oysa kalıcı ve sürdürülebilir olan ilişkiler, derinliği olan ilişkilerden doğar. Fiziksel görünüm, ceviz kabuğu gibidir; ambalajdır. Ama asıl önemli olan özdür, içeriktir. O da insanın karakteri, ruh güzelliğidir. Bu güzellikleri ihmal edip sadece fiziksel görünümü kutsallaştırmak, insanlık adına ciddi bir sorundur. Sahte bir gerçeklik inşa ediliyor. Daha çok ürün satabilmek ve tüketimi artırmak amacıyla oluşturulmuş bu hipergerçeklik, insan zaafları üzerinden çalışıyor. Buna ‘gönüllü emperyalizm’ deniyor. Hiç ihtiyacımız olmadığı halde dolaplarımızda fazlasıyla kıyafet var. Tüm bunlar fiziksel görünümün kutsallaştırılmasının sonucudur.”

Özbeğeni ile özgüven karıştırılıyor

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tüketim kültürünün, insanın temel eğilimlerini istismar ettiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

“Oysa bireyin kendini iyi hissetmesi için üç temel alanda kendisiyle barışık olması gerekir. Bunlar, fiziksel görünüm, ruhsal yapı ve sosyal durum. Bunun için de kişi önce kendisiyle sağlıklı bir iletişim kurmalı. Ancak algılarımız, çevre etkisiyle kolayca değiştirilebiliyor. Sosyal medya da bu algıları yönlendiriyor. Burada sık yapılan bir hata var. Özbeğeni ile özgüven karıştırılıyor. Özbeğeni, kişinin kendine hayran olması, kendini sürekli övmesi ve kusurlarını görmemesidir. Bu, narsisizmin bir özelliğidir. Özgüven ise, kişinin hem güçlü hem de zayıf yönlerinin farkında olması, ama olumlu yönlerine odaklanarak hayatına yön vermesidir. Kendi eksiklerini de kabul eder ve kendisini olduğu gibi sever. Bu özellik genetik değil, sosyal olarak öğrenilen bir beceridir. Aile, çevre ve yetiştirilme tarzı bu noktada çok önemlidir. Özgüven sahibi bir kişi, kilosuyla da fiziksel görünümüyle de barışıktır. Önemli olan bakımlı olmasıdır, abartıya kaçmamasıdır. Zaten abartı da yalanın bir türüdür. Gerçek değildir. Görüyoruz ki vitrinler dolu ama gönüller boş… Dış görünüş yüceltilmiş ama arka planda sahte gülüşler, sahte dostluklar, sahte ilişkiler var. Bu yüzden psikiyatrik vakalar, intihar oranları, suç ve şiddet olayları artıyor. Çünkü insanlar kendi psikolojik doğalarına uymayan bir yaşam tarzına sürükleniyor.”

Fiziksel güzel görünmede kadınlar ve erkekler arasında fark var

Fiziksel olarak güzel görünme dürtüsü açısından kadınlar ve erkekler arasında bazı farklar olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu farklar kültürel olarak da şekilleniyor; bireyler, içinde bulundukları kültür tarafından bu anlamda kodlanıyor. Özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde kadın-erkek ilişkilerinde yeni bir dönüşüm yaşanıyor. Kadınların daha maskülen, erkeklerin ise daha feminen özellikler göstermesi yönünde bir eğilim söz konusu. Bu durum, küresel çapta artan unisex yönelimlerle birlikte hem kıyafet tercihlerine hem de fiziksel görünüme yansıyor.” dedi.

Bazı feminist yaklaşımların, erkekleri bir tehdit ya da rakip olarak gördükleri için kadınları daha maskülen olmaya yönlendirebildiğini dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Kadınlar, ezilmemek adına feminen rolleri reddedebiliyor. Bu da zamanla fiziksel görünümün önemsizleştirilmesi veya daha nötr hale getirilmesi şeklinde bir davranışa dönüşüyor. Özellikle Batı kültüründe, daha da özelde Kuzey Avrupa’da ciddi bir kültürel değişim yaşanıyor.” şeklinde konuştu.

Amerikan tipi kapitalizm Türkiye'de etkili

Prof. Dr. Tarhan, “Türkiye estetik ameliyat yaptırma oranlarında dünyada 7. sırada tespit edilmiş. Bu gerçekten dikkat çekici bir durum. Çünkü birçok alanda ilk 7'ye giremeyen bir ülkenin estetik konusunda bu kadar üst sıralarda olması, bizim kültürel değerlerimize, kültürel kodlarımıza göre çok aykırı bir şey. Bu noktada, Amerikan tipi kapitalizmin Türkiye'de etkili olduğunu söylemek mümkün.” diye konuştu.

Erkek gibi giyinen, erkek gibi davranan kadın figürü öne çıkarılıyor

Kuzey Avrupa ülkelerinde “Evliliğe ne gerek var?” anlayışının oldukça yaygınlaştığına işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Kadının güçlü ve ayakta duran bir figür olarak öne çıkması ise tarihte ilk kez yaşanmıyor. Amazon kadınları örneğinde olduğu gibi, tarih boyunca kadınların kendi aralarında örgütlenerek güçlü bir alt kültür oluşturdukları dönemler olmuştur. Günümüzde de benzer bir kültürel dönüşüm yaşanıyor ve bu dönüşümde Amazon kadın tipi yüceltiliyor. Erkek gibi giyinen, erkek gibi davranan, gerektiğinde sert tepkiler verebilen kadın figürü öne çıkarılıyor.” dedi.

Güzel görünmek zorundasın propagandası yürütülüyor!

Güzellik standartlarının günümüzde belirli bir yönlendirmeyle şekillendiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Tüketim markalarının hegemonyası sonucunda, güzel görünme dürtüsü sistematik şekilde teşvik ediliyor. Adeta ‘güzel görünmek zorundasın’ şeklinde bir propaganda yürütülüyor.” ifadesinde bulundu.

Fiziksel görünüme yapılan aşırı narsistik yatırımın

Bireylerin fiziksel görünümlerine yaptıkları aşırı narsistik yatırımın, onları eleştirilere karşı daha savunmasız hale getirdiğini de kaydeden Prof. Dr. Tarhan, fiziksel görünümün elbette önemli olduğunu ancak hayatın merkezine yerleştirilmemesi gerektiğini, çünkü bedenin, zamanla değişebileceğini, bu nedenle bireylerin fiziksel görüntülerine değil, karakter gelişimi ve yaşamda iz bırakacak değerlerine yatırım yapmalarını önerdi.

Estetik uygulamalar bulaşıcı hastalık hızında yayılıyor 

Estetik uygulamaların adeta bulaşıcı bir hastalık gibi hızla yayıldığını da dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Sosyal medyanın da bu konuda provoke edici, tetikleyici bir etkisi var. Fiziksel görünümün bu denli yüceltilmesi, özellikle genç kızları olumsuz etkiliyor. Bu sadece Türkiye'ye özgü değil; tüm dünyayı etkileyen küresel bir süreç. Genç olmalısın, güzel görünmelisin, en iyi giyinmelisin, en iyi hayatı yaşamalısın gibi bir dayatma var. Erkekler için de fiziksel görünüm önemli; ayrıca parasal güç ya da fiziksel güçle kendilerini kabul ettirme çabası içinde olabiliyorlar. Kaslı olmak, ‘baklava karın’ gibi hedefler kutsallaştırılıyor. Fiziksel görünümün değerlilik ölçüsü hâline gelmesi bu çağın hastalığıdır. Güzel olan değerlidir, güzel olmayan değersizdir anlayışı son derece yanıltıcıdır. Beğenilen doğru, beğenilmeyen yanlış gibi bir düşünce şekli oluştu. Bu da ruhsal hastalıklarda artışa neden oluyor. Her şeyin fazlası zararlıdır. Aşırı sevgi, aşırı fiziksel görünüm merakı, aşırı konuşmak… Hepsi birer zehirdir. Bu yüzden dengeyi kurmak çok önemlidir. Fiziksel görünüm konusunda da çocuklara dengeli mesajlar verilmelidir.” şeklinde sözlerini tamamladı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı : BEYAZ

BENZER HABERLER

Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir

PUAN DURUMU
O AV P
1 Galatasaray Galatasaray 36 91 95
2 Fenerbahçe Fenerbahçe 36 90 84
3 Samsunspor Samsunspor 36 55 64
4 Beşiktaş Beşiktaş 36 59 62
5 Başakşehir Başakşehir 36 60 54
6 Eyüpspor Eyüpspor 36 52 53
7 Trabzonspor Trabzonspor 36 58 51
8 Göztepe Göztepe 36 59 50
Tamamını Göster
16 Bodrum FK Bodrum FK 36 26 37
17 Sivasspor Sivasspor 36 44 35
18 Hatayspor Hatayspor 36 47 26
19 A.Demirspor A.Demirspor 36 34 2
O AV P
1 Kocaelispor Kocaelispor 38 68 72
2 Gençlerbirliği Gençlerbirliği 38 57 68
3 Karagümrük Karagümrük 38 55 66
4 İstanbulspor İstanbulspor 38 67 64
5 Bandırmaspor Bandırmaspor 38 52 64
6 Erzurumspor Erzurumspor 38 53 64
7 Boluspor Boluspor 38 66 61
8 Iğdır FK Iğdır FK 38 57 58
Tamamını Göster
17 Ankaragücü Ankaragücü 38 49 48
18 Şanlıurfaspor Şanlıurfaspor 38 45 40
19 Adanaspor Adanaspor 38 32 30
20 Yeni Malatyaspor Yeni Malatyaspor 38 14 -21
O AV P
1 Liverpool Liverpool 38 86 84
2 Arsenal Arsenal 38 69 74
3 M.City M.City 38 72 71
4 Chelsea Chelsea 38 64 69
5 Newcastle Newcastle 38 68 66
6 Aston Villa Aston Villa 38 58 66
7 N. Forest N. Forest 38 58 65
8 Brighton Brighton 38 66 61
Tamamını Göster
17 Tottenham Tottenham 38 64 38
18 Leicester City Leicester City 38 33 25
19 Ipswich Town Ipswich Town 38 36 22
20 Southampton Southampton 38 26 12
O AV P
1 Bayern Munih Bayern Munih 34 99 82
2 Leverkusen Leverkusen 34 72 69
3 E. Frankfurt E. Frankfurt 34 68 60
4 B. Dortmund B. Dortmund 34 71 57
5 Freiburg Freiburg 34 49 55
6 Mainz 05 Mainz 05 34 55 52
7 RB Leipzig RB Leipzig 34 53 51
8 Werder Bremen Werder Bremen 34 54 51
Tamamını Göster
15 Hoffenheim Hoffenheim 34 46 32
16 FC Heidenheim FC Heidenheim 34 37 29
17 Holstein Kiel Holstein Kiel 34 49 25
18 Bochum Bochum 34 33 25
O AV P
1 Barcelona Barcelona 38 102 88
2 Real Madrid Real Madrid 38 78 84
3 Atletico Madrid Atletico Madrid 38 68 76
4 Athletic Bilbao Athletic Bilbao 38 54 70
5 Villarreal Villarreal 38 71 70
6 Real Betis Real Betis 38 57 60
7 Celta Vigo Celta Vigo 38 59 55
8 Rayo Vallecano Rayo Vallecano 38 41 52
Tamamını Göster
17 Sevilla Sevilla 38 42 41
18 Leganes Leganes 38 39 40
19 Las Palmas Las Palmas 38 40 32
20 Real Valladolid Real Valladolid 38 26 16
O AV P
1 SSC Napoli SSC Napoli 38 59 82
2 Inter Inter 38 79 81
3 Atalanta Atalanta 38 78 74
4 Juventus Juventus 38 58 70
5 Roma Roma 38 56 69
6 Fiorentina Fiorentina 38 60 65
7 Lazio Lazio 38 61 65
8 AC Milan AC Milan 38 61 63
Tamamını Göster
17 Lecce Lecce 38 27 34
18 Empoli Empoli 38 33 31
19 Venezia Venezia 38 32 29
20 Monza Monza 38 28 18
O AV P
1 Paris Saint-Germain Paris Saint-Germain 34 92 84
2 Marsilya Marsilya 34 74 65
3 AS Monaco AS Monaco 34 63 61
4 Nice Nice 34 66 60
5 Lille Lille 34 52 60
6 Lyon Lyon 34 65 57
7 Strasbourg Strasbourg 34 56 57
8 Lens Lens 34 42 52
Tamamını Göster
15 Le Havre Le Havre 34 40 34
16 Reims Reims 34 33 33
17 Saint-Etienne Saint-Etienne 34 39 30
18 Montpellier Montpellier 34 23 16
O AV P
1 PSV Eindhoven PSV Eindhoven 34 103 79
2 Ajax Ajax 34 67 78
3 Feyenoord Feyenoord 34 76 68
4 FC Utrecht FC Utrecht 34 62 64
5 Alkmaar Alkmaar 34 58 57
6 FC Twente FC Twente 34 62 54
7 Go Ahead Eagles Go Ahead Eagles 34 57 51
8 NEC Nijmegen NEC Nijmegen 34 51 43
Tamamını Göster
15 NAC Breda NAC Breda 34 34 33
16 Willem Willem 34 34 26
17 RKC Waalwijk RKC Waalwijk 34 44 25
18 Almere Almere 34 23 22