Menu

Evlilikte güven yoksa sevgi buharlaşıyor!

Evliliğin bir aşk yuvası değil, bir güven yuvası olduğunu ifade eden Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof.

GİRİŞ: 31 Mart 2025 - 10:15
Evlilikte güven yoksa sevgi buharlaşıyor!
Fotoğraf : BEYAZ

Evlilikte güven yoksa sevgi buharlaşıyor!

Evliliğin bir aşk yuvası değil, bir güven yuvası olduğunu ifade eden Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Eğer ilişkide güven oluşturulamazsa, sevgi zamanla buharlaşır. Bu nedenle evlilikte en önemli sihirli kelime sevgiden önce güven olmalıdır.” dedi.

 Aile teorilerine göre, evlilik ve ailenin sosyal bir sistem olduğunu, sağlıklı bir şekilde yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, “Aile içinde ortak amaçlar belirlemek, çatışma çözümüne yönelik etkili iletişim yolları oluşturmak gerekir.” diye konuştu.

Evliliklerde arabuluculuk sistemine ihtiyaç olduğunu gösterdiğini kaydeden Tarhan, “Türkiye’de evlilikte arabuluculuk konusunda ciddi bir eksiklik söz konusu. Kadın ve erkek arasında doğal olarak zaman zaman anlaşmazlıklar yaşanır. Aile içindeki anlaşmazlıkları çözmek için de arabuluculuk sistemi etkili olabilir.” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ‘Aile Yılı’ kapsamında ‘Aile ve Önemi’ konusunda dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

Evliliğin en büyük düşmanı ben merkezcilik

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, evliliklerde iki tarafın yüzde 100 uyumlu olmasının beklenmediğini, evlilik olgunluk ölçeğinde yüzde 70-80 oranında denklik arandığını dile getirerek, “Yani, birbirinin tıpatıp aynısı olmak değil, biyolojik (sağlık), sosyal, kültürel, ekonomik seviye ve yaşam felsefesi olarak denklik olması önemlidir. Bu alanlarda denklik varsa, kişiler sorunlar çıktığında bu problemleri daha kolay çözebilirler. Birbirinin aynısı olan kişiler ise bir süre sonra birbirlerinden soğuyabilirler. Evlilikte sadece sevgi yetmez; sevgiyle birlikte bağlanma ve sağlıklı iş birliği de olması gerekir. Sevgi ve iş birliği olduğunda, ömür boyu sürecek mutlu evlilikler ortaya çıkar. Evliliğin en büyük düşmanı ben merkezciliktir. Doğru kişi empatik bir ilişki kurabilen kişidir.” dedi.

Sürekli kusur görmek ve sürekli bunları dile getirmek ilişkiye zarar verir

Gençlere ‘evlilikten önce gözünüzü dört açın, evlendikten sonra yarım açın’ dediğini ifade eden Tarhan, “Evlenmeden önce bütün şartların birbirine uyup uymadığını araştırmak önemli olsa da evlendikten sonra artık birbirinin gözlerine bakan değil, birlikte aynı hedefe bakan kişiler olmak gerekiyor. Evliliği bir gemiye benzetirsek, o gemiye binen kişilerin kendi çıkarlarından ziyade geminin ve dolayısıyla tüm yolcuların yararını düşünmesi gerekir. Sürekli kusur görmek ve sürekli bunları dile getirmek ilişkiye zarar verir. Gemi kaptanı bir hata yaptı diye gemiyi batırmazsınız. Aşırı tepkiler verilmemeli. Bu noktada zihinsel esneklik çok önemli. Evliliğin düşmanlarından biri de inatçılık ve düşünce katılığıdır. Böyle kişiler, zihinsel esneklik gösteremedikleri için evliliklerinde hata yaparlar.” diye konuştu.

Romantizm dönemi 6 haftadan 2 seneye kadar sürebiliyor

Evlilikte üç dönem olduğunu, romantizm dönemi olan ilk dönemin altı haftadan iki seneye kadar sürebildiğini kaydeden Tarhan, “Daha sonra güç çatışması ve kişilik çatışması dönemi başlar; egolar devreye girer. Eğer kişiler bu dönemde şanslıysa veya akıllı çözümler bulabiliyorlarsa, bağlılık dönemi ortaya çıkar ve ömür boyu sürecek mutlu evlilikler ortaya çıkabilir. Belki de en önemli soru, romantizm döneminin neden bittiği veya neden buharlaştığı olabilir. Romantizm dönemi genellikle evlendikten sonra çocuk sahibi olunmasıyla sona erer. Kadın, kendini çocuğa adar; zihinsel ve duygusal yatırımını çocuğa yapar. Erkek de işine yoğunlaşır. Bu durum, duygusal mesafenin açılmasına neden olur. Aynı evde yaşasalar bile, aralarında bir mesafe oluştuğu için soğuma başlar.” şeklinde konuştu.

Kadın ve erkeğin beyin fonksiyonları da farklı çalışıyor

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kadın ve erkeğin biyolojik olarak eşit olmadığını ancak hak ve fırsatlar açısından eşit değerlendirilmesi gerektiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

“Toplumsal eşitliği bu şekilde anlamak gerekir. Biyolojik farklılıklar açıktır. Kadın vücudunda yaklaşık 4 kilogram, erkek vücudunda ise 6 kilogram kan dolaşır. Beyin fonksiyonları da farklı çalışır. Sol beyin erildir, sağ beyin dişildir ve ön beyin ise bu ikisi arasında denge sağlar. Sol beyin (eril beyin): Mantık, muhakeme, analiz, konuşma, hesaplama gibi işlevlerden sorumludur. Sağ beyin (dişil beyin): Duygular, heyecanlar, müzik, sanat, estetik gibi alanları yönetir. Ön beyin: Bu iki yapıyı dengeler ve bir kaptan köşkü gibi çalışır.”

Stres durumunda da kadın ve erkek beyinleri farklı tepkiler veriyor

Stres durumunda da kadın ve erkek beyinlerinin farklı tepkiler verdiğini söyleyen Tarhan, “Erkek beyni, stres altında zihinsel bir sığınağa çekilir, konuşmak istemez ve sonuç odaklı düşünmeye yönelir. Kadın beyni ise stres anında yalnızlığı gidermek için paylaşma ihtiyacı hisseder ve konuşarak rahatlamaya çalışır. Bu doğal farklılıklar bazen iletişimde çatışmalara yol açabilir. Her iki taraf da stresli olduğunda, biri içine kapanırken diğeri konuşmak isteyebilir. Bu tür durumlarda, karşı tarafın stresli olduğu fark edildiğinde, sorunu hemen çözmeye çalışmak yerine uygun zaman ve zeminde ele almak daha sağlıklı olacaktır. Evliliklerde bazen fırtınalara fırsat vermek gerekir. Fırtınasız bir evlilik elbette güzel olurdu, ancak bu pek mümkün değildir. Önemli olan, bu fırtınaları nasıl yöneteceğimizi bilmek ve sağlıklı iletişim kurabilmektir. Fırtınasız evlilik beklemek hoş olurdu ama mümkün değil.” dedi.

Kadın ve erkek arasındaki ilişki bir iş birliği yerine bir güç savaşına evrildi

 1960'lı yıllarda kadının özgürleşme hareketinin başladığını belirten Prof. Dr. Tarhan, “Bu hareket, doğru ve faydalı bir süreçti çünkü endüstri devrimleriyle birlikte fiziksel güç değil, zihinsel güç ön plana çıktı. Zihinsel güç açısından kadın ve erkek zaten eşittir. Bu durumda hem aile hayatında hem de sosyal hayatta kadın ve erkeğin rol alma açısından eşit haklara sahip olması gerekir. Ancak, bazı gelenekler bu eşitliği engelliyordu. Feminizm hareketi, başlangıçta kadının özgürleşmesini hedefleyen olumlu bir çıkış noktasıydı, ancak zamanla kadın-erkek ilişkisini bir mücadeleye dönüştürdü. Kadın ve erkek arasındaki ilişki bir iş birliği yerine bir güç savaşına evrildi. Kadın erkek ilişkisi rekabetçi bir ilişki değil, tamamlayıcı ilişki olmalı. Birbirini tamamlayanlar mutlu evlilik yaparlar. Bütün iş birbirini tamamlamak.” ifadesinde bulundu.

Evlilikte ilişki bazen güç mücadelesini dönüyor

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, egolar çarpışırken, iki tarafın da kendine özgü bir savaş stratejisi olduğunu ve birinin öfkeyi savaş stratejisi olarak kullandığını, böylece karşı tarafı değersizleştirerek, ses tonunu yükselttiğini ve tartışmayı güç mücadelesine çevirdiğini, bunu da erkeklerin daha sık yaptığını anlatarak, “Peki, kadınların en yaygın savaş stratejisi nedir? Kadınlar duygularını kontrol etmekte zorlanabilir ve böyle bir durumda, eğer eşinin bağırmasına karşılık o da bağırırsa, bu kısır döngüye dönüşür. Bazı yaklaşımlar, ‘O bağırıyorsa sen de bağır, o tabak fırlatıyorsa sen de fırlat’ gibi söylemleri savunabilir. Ancak bu tür bir tepki, aile içinde ‘orman kanunlarının’ geçerli olmasına yol açar. Orman kanunlarında güçlü olan zayıfı ezer ve fiziksel güç erkeklerde daha fazla olduğu için bu, zamanla şiddetle sonuçlanabilir. Oysa burada akıllı strateji nedir? Her iki taraf da eşinin karşılanmayan ihtiyacını anlamaya çalışmalıdır. Kadınlar için en büyük ihtiyaçlardan biri, eşlerinin onlar için mücadele ettiğini, aileleri için risk aldığını ve geleceği için çaba gösterdiğini hissetmektir. Bunu gördüğünde, kendini güvende hisseder.” şeklinde konuştu.

Evlilik güven yuvası olmalı

Evliliğin bir aşk yuvası değil, bir güven yuvası olduğunu ifade eden Tarhan, “Eğer ilişkide güven oluşturulamazsa, sevgi zamanla buharlaşır. Bu nedenle evlilikte en önemli sihirli kelime sevgiden önce güven olmalıdır. Aile teorilerine göre, evlilik ve aile sosyal bir sistemdir. Tıpkı doğadaki ekosistemler gibi, sağlıklı bir şekilde yürütülmesi gerekir. Eğer bireyler ego savaşlarına girerse, hisleriyle hareket ederse, mantıklı düşünemez ve ilişkiler zarar görür. Otomatik tepkiler hata yaptırır. Ancak derin düşünerek ve sağlıklı bir şekilde hareket etmek, insanı daha doğru kararlar almaya yönlendirir. Bu yüzden aile içinde ortak amaçlar belirlemek, çatışma çözümüne yönelik etkili iletişim yolları oluşturmak gerekir. Aile içi oturumlar bu noktada faydalı olabilir. Çift terapilerinde, aile bireylerine haftada bir kez bir araya gelerek sorunları yazmalarını ve yalnızca o toplantıda konuşmalarını tavsiye ederiz.” diye düşüncelerini dile getirdi.

Aile içinde iletişim yatay olmalı 

Aile içinde iletişimin dikey değil, yatay olması gerektiğini kaydeden Tarhan, “Aile içinde koalisyonlar dengeleri bozar. Mesela anne bir çocuğu tutar, baba diğerini desteklerse, ailede taraflar oluşur. Bu durum bir şirketin bölünmesi gibidir ve huzursuzluk getirir. Doğru olan yatay koalisyon kurmaktır. Yani anne ve baba bir koalisyon oluşturmalı, çocuklar da kendi aralarında sorunları çözmeye çalışmalıdır. Eğer çözemiyorlarsa, o zaman ebeveynlere başvurmalıdırlar.” dedi.

‘Mutlaka çocuk sahibi olmalıyım’ düşüncesine saplanmak gerçekçi değil!

Evliliğin çocuk olmadan da güçlü ve anlamlı olabileceğini dile getiren Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:

“Bu nedenle, ‘mutlaka çocuk sahibi olmalıyım’ düşüncesine saplanmak gerçekçi değildir. Evlilikte önemli olan, psikolojik ve duygusal kaynakları doğru yönetebilmektir. Eğer bir kişi ‘İleride yalnız kalmamak için çocuk sahibi olmalıyım’ düşüncesiyle evleniyorsa, bu rasyonel bir yaklaşım değildir. Evliliğin insana sunduğu en büyük psikolojik destek, yalnızlığı gidermektir. Eşler arasında güvenli bir alan oluşturmak, evde huzur bulmak ve en özel konuları paylaşabilecek bir dostluk ilişkisi kurmak evliliğin temel taşlarındandır. Eşler arasındaki bağ, bazen anne-baba ilişkilerinden bile daha derin olabilir. Bu nedenle, bu ilişkiye özel bir önem verilmeli ve özen gösterilmelidir. Evlilikte bireysel özgürlükler bir noktada birleşerek daha güçlü bir bağ ve anlamlı bir hayat yaratır. Bu yüzden evlilik, sadece bir birliktelik değil, aynı zamanda yeni bir yaşam biçimidir.”

Boşanma bir seçenek değil, bir sonuçtur!

Evlilikte eğer eşler, "Senden nefret ediyorum ama çocuk için katlanıyorum" noktasına geldiyse, o evde yetişen çocuğun sağlıklı bir birey olmasının zor olduğunu, böyle durumlarda, evliliğin devam etmesinin mi yoksa bitirilmesinin mi daha avantajlı olduğunun değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Tarhan, “Çift terapilerinde, eğer taraflar arasında sevgi ve iyi niyet varsa ancak iletişim çatışmaları yaşanıyorsa, genellikle çözüme ulaşılabilir. Ancak sevgi tamamen bitmişse, evliliği sürdürmek zorlaşır. Eğer tüm çabalara rağmen evlilik her iki taraf için de zarar verici hâle gelmişse, boşanma bir seçenek değil, bir sonuçtur. Ancak boşanma, anne ve babalığın sona erdiği anlamına gelmez. Eşler, çocuklarının yüksek yararını gözeterek medeni bir şekilde yollarını ayırabilirler.” dedi. 

Çocuk hem anne hem baba için hayatı güzelleştiren bir varlık

Evlenen her bireyin, eğer evlilik olgunluğuna sahipse, anne-baba olgunluğuna da sahip olduğunu kaydeden Tarhan, “Bu yüzden anne-baba olmaktan korkmamalıdırlar. Evlilik, esneklik ve uyum gerektirir. Yeni bir düzen kurarken geçmiş alışkanlıkları birebir uygulamaya çalışmak evliliği sürdürülebilir kılmaz. İşte bu yüzden evlilik olgunluğu, kişinin geçmişten gelen kalıpları sorgulayıp uyarlayabilmesiyle ilgilidir. Çocuk sahibi olmak da benzer bir süreçtir. Bazı kişiler çocuğu bir tehdit, bir külfet ya da konforlarını bozan bir unsur olarak görebilir. Ancak çocuk hem anne hem baba için hayatı güzelleştiren bir varlıktır.” ifadesinde bulundu.

Evliliklerde arabuluculuk sistemine ihtiyaç var

Boşanma istatistiklerine göre mahkeme kararıyla boşanmış çiftlerin yüzde 20’sinin daha sonra tekrar bir araya geldiğini, bunun da evliliklerde arabuluculuk sistemine ihtiyaç olduğunu gösterdiğini kaydeden Tarhan, “Türkiye’de ise evlilikte arabuluculuk konusunda ciddi bir eksiklik söz konusu. Kadın ve erkek arasında doğal olarak zaman zaman anlaşmazlıklar yaşanır. Evlilik sürecinde ‘iletişim kazaları’ olabilir. Önemli olan, bu sorunları nasıl birlikte aşabileceğimizi düşünmektir. Aile içindeki anlaşmazlıkları çözmek için de arabuluculuk sistemi etkili olabilir. 

Aşırı kontrolcü yaklaşımlar, çocuğun benlik saygısını zedeliyor

Ebeveynliğin çocuğun hayatına tanıklık etmeyi, ona yakın olmayı ve ihtiyaç duyduğunda destek sağlamayı gerektirdiğini anlatan Tarhan, “Ancak bu, her şeyine müdahale etmek anlamına gelmez. Çocukluk çağı travmalarından biri de aşırı kontrol ve müdahaledir. Çocuğun yeme içme düzeninden özel alanına kadar her şeye karışan, hatta tuvalete girdiğinde bile kapısını çalıp ‘Ne yapıyorsun?’ diye soran ebeveynler, çocukta travmatik bir etki yaratabilir. Eskiden ‘helikopter ebeveynlik’ olarak adlandırılan bu tutum, günümüzde ‘dron ebeveynlik’ olarak tanımlanıyor. Bu tür aşırı kontrolcü yaklaşımlar, çocuğun benlik saygısını zedeleyerek onun kendini yetersiz hissetmesine yol açar. Aşırı kontrolcü ebeveynler tarafından yetiştirilen çocuklar, kendilerini yetersiz hisseder ve risk almaktan kaçınır. Büyük bir hata yapmadıkça çocuğun deneyim kazanmasına izin verilmelidir. Çocuk yetiştirmek bir sanattır ve öğrenilmesi gereken bir süreçtir.” diye konuştu.

Anne-babanın temel görevi, çocuklarının hayatına tanıklık etmek

Kuşak çatışmasının doğal bir durum ve ancak bu çatışmayı en çok yaşayanların genellikle zihinsel esnekliği olmayan, katı düşünceli bireyler olduğunu söyleyen Tarhan, “Anne-babanın temel görevi, çocuklarının hayatına tanıklık etmek, onlara rehberlik yapmak ve kılavuzluk etmektir; onların yerine karar almak veya hayatlarını yönetmek değil. Çocuk, evi sıcak bir atmosfer ve güvenli bir alan olarak görürse, eve geldiğinde kendini huzurlu hisseder. Bu yalnızca çocuklar için değil, anne-babalar ve eşler için de geçerlidir. Eğer bir ailede sevgi ve huzur hâkimse, o evde yaşayan herkes dış dünyada karşılaşabileceği yanlış alışkanlıklara ya da sağlıksız ilişkilere karşı daha güçlü olur.” şeklinde konuştu.

Yanlış bir evlilik yapmaktansa, evlenmemek bazen daha doğru bir tercih olabilir

Bazı insanların bilinçli olarak yalnızlığı tercih ettiklerini ve bu şekilde mutlu olduklarını dile getiren Tarhan, sözlerini şöyle tamamladı: 

“Evlilik, bir zorunluluk değildir. Erkekler çoğu zaman evliliğe daha çok fiziksel yönüyle bakarken, kadınlar romantik bir çerçevede değerlendirir. Ancak ideal olan, evliliğe anlam odaklı bir perspektifle yaklaşmaktır. Evlilik, yalnızca bu tür anlık hazlar üzerine kurulmamalıdır. Esas olan, uzun vadede huzurlu bir gelecek inşa etmek ve birlikte anlamlı bir hayat sürmektir. Evlilik, hayat yolculuğunda bir ideal doğrultusunda birlikte ilerlemeyi ifade eder. Yaşamın sonunda, geriye iyi anılar ve anlamlı bir hayat bırakmak, birçok insanın temel hedefidir. Hayatın zorluklarında, insanı en çok destekleyen kişi genellikle eşidir. Zor zamanlarda omzuna baş koyabileceğin, seni teselli eden birinin varlığı, evliliğin en kıymetli yanlarından biridir. Tabii ki herkes evlenmek zorunda değildir. Yanlış bir evlilik yapmaktansa, evlenmemek bazen daha doğru bir tercih olabilir.” 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı : BEYAZ

BENZER HABERLER

Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir

PUAN DURUMU
O AV P
1 Galatasaray Galatasaray 36 91 95
2 Fenerbahçe Fenerbahçe 36 90 84
3 Samsunspor Samsunspor 36 55 64
4 Beşiktaş Beşiktaş 36 59 62
5 Başakşehir Başakşehir 36 60 54
6 Eyüpspor Eyüpspor 36 52 53
7 Trabzonspor Trabzonspor 36 58 51
8 Göztepe Göztepe 36 59 50
Tamamını Göster
16 Bodrum FK Bodrum FK 36 26 37
17 Sivasspor Sivasspor 36 44 35
18 Hatayspor Hatayspor 36 47 26
19 A.Demirspor A.Demirspor 36 34 2
O AV P
1 Kocaelispor Kocaelispor 38 68 72
2 Gençlerbirliği Gençlerbirliği 38 57 68
3 Karagümrük Karagümrük 38 55 66
4 İstanbulspor İstanbulspor 38 67 64
5 Bandırmaspor Bandırmaspor 38 52 64
6 Erzurumspor Erzurumspor 38 53 64
7 Boluspor Boluspor 38 66 61
8 Iğdır FK Iğdır FK 38 57 58
Tamamını Göster
17 Ankaragücü Ankaragücü 38 49 48
18 Şanlıurfaspor Şanlıurfaspor 38 45 40
19 Adanaspor Adanaspor 38 32 30
20 Yeni Malatyaspor Yeni Malatyaspor 38 14 -21
O AV P
1 Liverpool Liverpool 38 86 84
2 Arsenal Arsenal 38 69 74
3 M.City M.City 38 72 71
4 Chelsea Chelsea 38 64 69
5 Newcastle Newcastle 38 68 66
6 Aston Villa Aston Villa 38 58 66
7 N. Forest N. Forest 38 58 65
8 Brighton Brighton 38 66 61
Tamamını Göster
17 Tottenham Tottenham 38 64 38
18 Leicester City Leicester City 38 33 25
19 Ipswich Town Ipswich Town 38 36 22
20 Southampton Southampton 38 26 12
O AV P
1 Bayern Munih Bayern Munih 34 99 82
2 Leverkusen Leverkusen 34 72 69
3 E. Frankfurt E. Frankfurt 34 68 60
4 B. Dortmund B. Dortmund 34 71 57
5 Freiburg Freiburg 34 49 55
6 Mainz 05 Mainz 05 34 55 52
7 RB Leipzig RB Leipzig 34 53 51
8 Werder Bremen Werder Bremen 34 54 51
Tamamını Göster
15 Hoffenheim Hoffenheim 34 46 32
16 FC Heidenheim FC Heidenheim 34 37 29
17 Holstein Kiel Holstein Kiel 34 49 25
18 Bochum Bochum 34 33 25
O AV P
1 Barcelona Barcelona 38 102 88
2 Real Madrid Real Madrid 38 78 84
3 Atletico Madrid Atletico Madrid 38 68 76
4 Athletic Bilbao Athletic Bilbao 38 54 70
5 Villarreal Villarreal 38 71 70
6 Real Betis Real Betis 38 57 60
7 Celta Vigo Celta Vigo 38 59 55
8 Rayo Vallecano Rayo Vallecano 38 41 52
Tamamını Göster
17 Sevilla Sevilla 38 42 41
18 Leganes Leganes 38 39 40
19 Las Palmas Las Palmas 38 40 32
20 Real Valladolid Real Valladolid 38 26 16
O AV P
1 SSC Napoli SSC Napoli 38 59 82
2 Inter Inter 38 79 81
3 Atalanta Atalanta 38 78 74
4 Juventus Juventus 38 58 70
5 Roma Roma 38 56 69
6 Fiorentina Fiorentina 38 60 65
7 Lazio Lazio 38 61 65
8 AC Milan AC Milan 38 61 63
Tamamını Göster
17 Lecce Lecce 38 27 34
18 Empoli Empoli 38 33 31
19 Venezia Venezia 38 32 29
20 Monza Monza 38 28 18
O AV P
1 Paris Saint-Germain Paris Saint-Germain 34 92 84
2 Marsilya Marsilya 34 74 65
3 AS Monaco AS Monaco 34 63 61
4 Nice Nice 34 66 60
5 Lille Lille 34 52 60
6 Lyon Lyon 34 65 57
7 Strasbourg Strasbourg 34 56 57
8 Lens Lens 34 42 52
Tamamını Göster
15 Le Havre Le Havre 34 40 34
16 Reims Reims 34 33 33
17 Saint-Etienne Saint-Etienne 34 39 30
18 Montpellier Montpellier 34 23 16
O AV P
1 PSV Eindhoven PSV Eindhoven 34 103 79
2 Ajax Ajax 34 67 78
3 Feyenoord Feyenoord 34 76 68
4 FC Utrecht FC Utrecht 34 62 64
5 Alkmaar Alkmaar 34 58 57
6 FC Twente FC Twente 34 62 54
7 Go Ahead Eagles Go Ahead Eagles 34 57 51
8 NEC Nijmegen NEC Nijmegen 34 51 43
Tamamını Göster
15 NAC Breda NAC Breda 34 34 33
16 Willem Willem 34 34 26
17 RKC Waalwijk RKC Waalwijk 34 44 25
18 Almere Almere 34 23 22